14 Ağustos 2016 Pazar

23 Ocak!

23 Ocak.. 
Dönüm noktam, yeniden doğuşum. 
Önümde bir masa, karşımda sensizlik, yalnızlık senfonisinin o acıklı tınısı. 
Delip geçiyor kulağımı gecenin şu saatinde ince ezgiler. 
Dalga dalga olmuş gönlüm, aynaya bakıyorum da. 
Unutulmuş musun? 
Soruyorum aynadaki bene. Kafasını eğip, arkasını dönüp gidiyor. 
Bak üç cümle dahası için saatimin yarısı gitti, ben yine yalnızım. Doğru zaman gelecek.. 
Aynı fotoğrafı açtım yine, bakıyorum. 'Sen bu adamı seviyorsun.' diyorum. 
Çok ciddiyim, evirip çevirip her köşesinden bakıyorum fotoğrafına. 
Gözlerine, dudaklarına, saç tellerine.. 
İçimden bir ses tanesi çığlıklar atıyor, yankılanıyor bak, duyuyorum. 
Sen diye bağırıyor. Ama bastırıyor işte bir şey onu. 
Susmak zorunda kalıyor bu gece de.. 
Seni görüyor belki iki, belki üç kez kalabalık duraklarda.. 
İnsan içine çıktığına pişman olmuş gibi hissediyor içimdeki ses. 
Ama sonra soruyor sana. Unutulmuş musun? 
Sen zaten cevap vermiyorsun. Bak, birkaç satır dahası için saatimin diğer yarısı da gitti. 
Ben yine yalnızım. Zaman bir türlü geçmek bilmiyor.
Saat dört olmuş. Güneş gülümsemek istiyor bana. 
Balığım fanusuna çarpıp çarpıp duruyor, penceremden sesler geliyor, dışarıda köpekler oyun oynuyor.
Ben hala sana yazıyorum. 
Ben sana yazarken karnım doyuyor, uykumu alıyorum. 
Eğleniyorum, yoruluyorum, dinleniyorum. 
Susuzluğumu gideriyorum. 
Susuz yaşayamaz insan, sensiz yaşayamaz insan. 
Karşılıyorsun beni, eksikliğimi. 
Ama senin yüzünden ikiye bölündüm. 
Biri diyor tamam, biri diyor devam. 
Bak gördün mü? Bırak saati, benim bile yarım gitti birkaç sen dahası için. 
Ben yine yalnızım. Az kaldı.
Günaydın.. 
Yalnızca yedi nota olmasına rağmen türlü türlü melodiler yarattığım. 
Ses tanem, güzel bir gülümseyişim. Aydınlığım, günüm. 
Günaydın.
Her gün daha da çok ezberlediğim ezber bozanım. 
Günaydın.
Belki uyandın, belki uyanmadın. 
Baş ucuna gelip verdim son kararımı, sen uykuna bak. 
Teğet geçeceğim yıllarını verdiğin evden, semtten, şehirden. 
Şu koskoca İstanbul'a sığamadık ya. 
Denizleri taşırdık, damla damla aktı gözlerimizden Akdeniz.. 
Ve sen, ve sen küçücük bir sandal misali yok olup gidiyorsun.. 
Sen gittin, zamanı geldi. 
Bence yazmak için en uygun vakit. 
Aylar evvel karşılaşmıştık seninle bu ıssız satırlarda. 
Yol üstünde şöyle bir konuşuvermiştik. Bilemiyorum. 
Artık aynı tadı veremiyorsun bana. 
Sana baktığımda büyümüyor gözbebeklerim. Yetim bıraktın sen onları. 
Senden sonra kimse için ağlayamadılar, kimseyi ağlamaya değer bulamadılar. 
Ben, tüm kalbim, tüm bedenim ve ruhum.. 
Şu tanrı şahidim olsun bir saniyemizi sensiz geçirmedik. 
Söz geçiremedik kendimize. Ama işte.. 
Herkesin istediği olmuyormuş. 
Belki birkaç yıl geç anladık bunu, ama bazı şeylerin şimdi tam zamanı. 

VÜCUDUMUN TÜM SİSTEMLERİNÍ ALTÜST EDEN ADAM!

Geldim!
Bu sefer gelişim çok kolay oldu. 
Seni sevmeye değil, yüreğimin spiralinden koparmaya geldim. 
Soru ile alakasız bir şıkmışsın gibi seni elemeye geldim.
Geldim! 
Minik çocukların boşu boşuna karaladığı kağıt gibi, çöpe atmaya geldim. 
Artık bana olmayan bir giysi misali, seni başkasına teslim etmeye geldim..
Canım çok yandığında litrelerce akıttığım gözyaşı gibi, seni gözümden atmaya, 
gönlümden atmaya geldim..
Gidiyorum!
Sayfalarca süren yazılara rağmen, küçücük bir 'Hoşçakal'ı bile haketmiyorsun. 
Gidiyorum!
Yüreğimde bıraktığın o sönecek olan ateşi, tekrar yakana gidiyorum. 
Belki bir defa daha sen gibi sevemem kimseyi, o ayrı. 
Ama sen gibi kimse sevmemezlik yapamaz beni. 
Kimse senin kadar acıtamaz ya canımı. 
Bunun vermiş olduğu güven ile, gidiyorum..
Seninle bir daha karşılaşamayacağız buralarda. 
Şu kalbim acımayacak bir kez daha senin için. Kuş kalmadı yolunda. 
Ve ben senin yolundan çıktım. Kendi rotamı çizdim. 
Başka trenin yolcusuyum, kestin biletimi. 
Kırdım kalemini..
Yargıladım ben seni. Bir çıkar yol bulmaya çalıştım. Başaramadım. 
İdam edilmek istedin. Gözlerime astım seni. 
Senin için son kelimeleri yazarken, son kez ağlarken senin için, 
gözümden akan o son yaşla beraber ittim ayaklarının altından sandalyeyi.
Nefesin kesildi.
Nefesim kesildi.
Sen, son nefesinle beraber, cennetini de kaybettin.
Şimdi cehennemin en dibinde oku bu satırlarımı. 
Bu senin amel defterin. Sol yanımdan söküp, sol eline koydum bunu.
Bir parça nefret koydu herkes ateşine.

P a r ç a l a n a c a k s ı n ! 

Yüzümde yarattığın o her bir çizgi için, yüzünde yanıkların olacak. 
Ve ben, buz tutmuş yüreğimle, ellerini asla tutmayacağım.
Ama kalbin, ama kalbin göğsümde atacak.
Elveda.."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder